29 Eylül 2011 Perşembe

Mikroplar ve Dondurma

Kış geldi,artık daha iyi beslenmeliyiz,soğuktan üşüyüp sıcacık vücudumuza girmek isteyen mikroplarla savaşmamız gerekir cümlesine "o zaman biz de onları üşütmek için dondurma yiyelim" diyen çocuğa ne cevap verilir?

İLİŞKİLER


İlişkiler,iletişim,ilişkiler,iletişim...Her yerde karşımıza çıkan,çağımızın en çok dikkat edilen konularından biri...
Son günlerde bulunduğum ortamlarda,yaptığım görüşmelerde bu konunun eskisinden daha da önem kazandığı gibi bir algıya kapıldım.Bunun sebebinin tam olarak ne olduğunu bilemiyorum ama ilk aklıma gelen insanlar çok yoğun ve 24 saate sığdırmaya çalıştıkları o kadar çok şey var ki...Sürekli birilerine bir şeyleri tekrar tekrar anlatmak yerine mevcut kurulan ilişkiler üzerinden kısa sürede hedefe ulaşma isteği gibi görünüyor.
İlişkilere her durumda yatırım yapmak lazım...Her türlü meslek için geçerli bu, hatta ev hanımları için bile...

Çok sevdiğim bir tanıdığım var,kendisi ev hanımı ve evlenerek ailesinden genç yaşında ayrılmış ve yıllardır gurbette yaşıyor.Bu arada gurbet de hep aynı şehir değil,3 farklı şehir...Her gittigi yerde kurduğu o kadar güçlü bağlar var ki...Bir konu olunca hemen bunu şu halleder bu bunu halleder deyip işini hallediyor. “Doğru iletişim kurma sanatı” konulu bir eğitim de almamışJ.Belki de kendisinin bile farketmediği almadan vermeyi seçmiş kendine yaşam şekli olarak.Kendince yatırım yolunu bulmus.

İş basvuruları/işe alımlar...İlişkilerin ya da iş dünyasındaki deyimiyle referansın çok büyük yeri var.İlk değerlendirme/araştırma mevcut ilişkiler üzerinden yapılıyor.Siz de çemberin içindeyseniz çok şanslısınız,dışındaysanız sıranızı beklemek zorundasınız malesef.Buaralar elime geçen o kadar çok iş ilanı var ki,hepsi de iyi pozisyonlar ve ilişkilerle geliyor.Bütün bunları düşünmeme sebep oldular işte...
Kolay kolay sonradan kazanılan bir ozellik değil doğru iletişim kurabilmek.Farkındalıkla bazı şeyler düzeltilebiliyor olsa da üstüne uğraşmak gerekiyor ilişkilerin.
“Kendin ol yeter” diyoruz ya bazen,kendin olmak yetmiyor her zaman.İlk bakışta kendin olmamak samimi değilmiş gibi görünse de politik olmak gerekiyor çogu zaman.
Aman ne zor iş bu ilişkiler...

Bir de bizim boncuklar var...daha şimdiden anne babalarının kurdukları ilişkilerle Hayal Kahvesi’nin sahnesine çıkmış şarkı söylüyorlar,sanırım büyüyünce anlayacaklar bunun çok da kolay bir şey olmadığını.Ben küçükken böyle bir şeyi hayal bile edemezdim.




Zaman değişiyor,hersey değişiyor,değişime ayak uyduramayan doğal seleksiyona uğruyor.
Pek çok şeyin kapısını doğru kurulan ilişkiler ve iletişim açıyor.İletişiminiz bol olsun efendim...

19 Eylül 2011 Pazartesi

Çocuklarımıza Verdiğimiz Gizli Mesajlar

2 yil once kesfettim bu yazari-Elizabeth Pantley.Bu okudugum 2. kitabı ve aynı yumusak,net,anlasılır ve etkili tarzı bu kitapta da devam ediyor.

Altını Çizdiklerimi Asagida Bulabilirsiniz:

Sorumluluk Ve Bağımsızlıkla İlgili Mesajlar

*İşleri sizin tarafınızdan yapılan bir çocuk sizi özel hizmetçisi olarak görecek ve böyle bir lüksten vazgeçmek istemeyecektir.Siz vazgeçer miydiniz?
Bir çocuk ne kadar becerikli olursa kendini güveni o kadar çok olacaktır

*Çocuklarımıza başarılara ulaşmada yardımcı olurken,bizim görevimiz biraz geri durmak ve başarısızlıklara izi vermek ve başarıyı alkışlamaktır.Bazı durumlarda kalbimizde müthiş acılar duyabiliriz ama hepimiz biliyoruz ki en güçlü kaslar çalışan kaslardır

Adil Ücrete, Adil İş

Trevor'a yaptığı işlerin karşılığında her zaman para verirdim ve bu daima işe yaramıştı.Ama on iki yaşına bastıktan sonra daha fazla düşünmeye ve ilginç gözlemler yapmaya başladı.Önce çok basit bir olayla başladı.Çarşıdan aldığım meyve ve sebzeyi içeri taşımama yardım etmesini istediğimde,bana "tam olarak ne kadar ödeyeceksin"diye sordu!
İşler daha da kötüye gitti.Bir hafta sonra ,Trevor televizyon seyrediyordu ve ona çöpü dışarı çıkarmasını hatırlattım.Bu yıllardır onun göreviydi.Bana baktı ve çok saf ve kibar bir ses tonuyla "anne,benim bu hafta için yeterince param var,çöpü sen çıkartabilirsin" dedi !

Çocuklara evdeki işlere karşılık olmadan harçlık verilmeli.

Diş Doktoru

Çocuğunuz size acı,korku ya da endişe duyguları ile geldiği zaman,hiçbir işe yaramayan inkar etme yaklaşımından kaçının:duyguları inkar etmeyin,korkuyu küçültmeyin veya endişeyi uzaklaştırmayın.Böyle anlarda çocuğunuzun sizden en çok beklediği onun endişelerini dinlemeniz ve duyguları tanımlamanızdır.
"Evet tatlım,korktuğunu biliyorum.Büyükler bile diş doktoruna gitmeyi sevmezler.

Duyguları birkez onaylandıktan sonra biraz rahatlayacaktır.Onun duygularını inkar ederseniz,onların geçerli olduğunu size ve kendisine kanıtlamak için çaba harcayacaktır.

Fırtınalarda sığınacağı bir liman,korkuları ne kadar aptalca ya da ciddi olursa olsun anlaşılacagından emin olduğu bir yer olacaksınız.

Siz İkiniz

Çocuğunuzun zayıf bir belleği olduğunu çağrıştıran ve cevabı olmayan o tipik soruyu ( size kaç kez daha söylemem gerekiyor?) daha gerçekçi bir gözlem cümlesi ile (Sana bir kez söylemem yeterli olmalı) değiştirebilirsiniz

O klasik ve anlamsız "Bunu neden yaptın?" sorusunun yerine daha yapıcı olan "Bu sorunu nasıl çözmeyi düşünüyorsun?"u koyabilirsiniz.

Sizi bir kurban durumuna düşüren "Benimle o şekilde konuşma!" dan vazgeçin ve "Senden duymak istediğim..."şeklinde daha yararlı bir cümle ile daha öğretici olun.

Baba-Oğul (favorilerimden)

Görevlerinizin neler olmadığını inceleyelim.Onları sizinle birlikteyken hep mutlu etmek değil.Onları sizin ne harika bir insan olduğunuza ikna etmek değil.Onların ölümsüz sevgisini kazanmak değil.

Sizin göreviniz kapasiteli,sorumlu ve olgunlaştıklarında kendi ayakları üzerinde durabilen,kendilerinden ve değerlerinden emin olan gençler yetiştirmektir.
Bu hedefe ulaşabilmek için sınırlar belirlemek,kurallar koymak ve onlara uyulmaması durumunda sonuçlarının neler olacağını saptamaktır.

Bu nedenle çocuğunuzun zaman zaman (bazı zamanlarda da sık sık) mutsuz,kızgın ya da sizden bunalmış olabileceğini kabul etmek zorundasınız

Anababaların İşi Hiç Bitme

İlişkileri güçlendirmenin diğer bir yolu da bahçeyi yabani otlardan temizlemektir.Olumsuz eleştirilerden kaçınıp,iyi ve güzel olanı vurgulamaya çalışmak.Küçük rahatsızlıkları-yere atılmış kirli çorapları,bir gün önceden büfenin üzerinde unutulmuş kuru kahve fincanını,yemek masasında çıkarılan tatsız bir gazı görmezden gelmeyi alışkanlık haline getirin ve bu otların yerine güllerin kokusunu duymaya çalışın.

Ayrıca oyunu iyi oynayın.Eminim, eşlerin birbirlerine bir arkadaşlarına asla davranmayacakları şekilde kaba ve sert bir şekilde davrandıklarına pek çok kez tanık olmuşsunuzdur.Bazen eşlerimizi çok olağan olarak algılayıp kaba davranışlar sergileyebiliyoruz.Haklı olmakla iyi olmak arasında bir tercih yapmanız gerekiyorsa,iyi olmayı tercih edin.Başka bir şekilde ifade edersek, "Söyleyecek güzel bir sözünüz yoksa, hiçbir şey söylemeyin"

11 Eylül 2011 Pazar

Sile/Agva-Agustos 2011

Sile/Agva diye kullanılan tamlamanın aslında arası 40km olan bir yer oldugunu bilmiyordum.Arabada giderken Sile 20 km, Agva 60 km tabelasını gordugumde aman Allah'ım,40 km daha mı gidecegiz dedim.Ben 2 yeri arasi 5 dk falan diye dusunuyordum:)

Cok ihtiyacım olan bir zamanda oraya gittigimiz icin 40km farka takılmadan yolun keyfini cıkarmaya calıstık.Bir yandan yeni aldıgımız navigasyonumuz (biz ona Navi diyoruz) bizi otele gotururken bir yandan da 2 arabanın yan yana zor gececegi darlıktaki yolda ilerleyip etrafımızdaki agacların golgesinin tadını cıkarttık.Tabi biz Sile-Agva arasının 40 km oldugunu bilmedigimiz icin azalan benzinimizin ay pardon mazotumuzun stresiyle bu yolda kalırsak ne yapacagız'ı da dusunmeye basladık:) ve aklımıza Navi'nin muhtesem ozelliklerinden biri geldi,kendisi en yakın benzin istasyonunu da gosteriyordu.Bu teknoloji muhtesem bir sey ya...Neyse Agva girisinde o daracık yolda benzin istasyonunun olması bizi cok rahatlattı.Eger oyle bir benzin istasyonu olmasaydı sanırım biz oraya bir benzin istasyonu acma yatırımına girebilirdik:)

Sevgili Navi bizi nokta atıs otelin onune kadar getirdi,Kurfal Otel. Musterileriyle birebir iletisimde sirin bir butik otel.Rezervasyonu yapmamıza yardımcı Cigdem Hnm da oldukça ilgili biriydi.Ogle saatlerinde orda oldugumuz icin nehir kenarındaki restaurantlardan birine gittik ve kendimizi ordaki huzura bıraktık.İste bu blog fikri de orda cıktı.İyi ki de cıktı...
Yazın 1 hafta kaldıgımız Adrasan'a gore biraz daha pahalı bir yer olsa da haftasonu icin gidilebilecek guzel bir yer Agva.
Ozellikle cocuklu bir aile olup, nehir kenarına gelip, nehir bisikletlerine bakıp bakıp binmemek olmaz.Biz de bu zevkten (!) mahrum kalmayıp atladık nehir bisikletimize,tabi ki sayın ben10 ve sayın bakugan ailesi de bizle birlikteydi,aaa 5-10 tane araba da vardi:) Hep beraber nehir de gezdikten sonra,şile bezinden yapılmıs kıyafetlerin oldugu magazları gezdik,ozellikle bir tanesinde son derece modern ve guzel kıyafetlerden aile boyu 1'er tane aldık.
Hava aksam uzeri 6 suları oldugu icin ve deniz de cok dalgalı oldugu icin,malum Karadeniz,denize girmek yerine deniz kenarındaki cay bahcelerinden birine oturduk,tam deniz fenerinin orda...Bizim boncuk yanda kumsalda oynarken biz de kendimiz de derinlere daldık,fazla yuzeyde yuzmustuk son zamanlarda,bu kadar yuzeyde gezerseniz denizin dibindeki guzellikleri kacırırsınız,deniz dibi yosun da tutabilir baskaları tarafından kesfediledebilir...derinlerdeki dalma deneyimimiz cocugun birinin "o benim oyuncagım" diye bizim boncugun oyuncagını almaya calısmasına kadar devam etti..
Deniz kenarında gezerken Agva'nın isminin zaten iki dere arası oldugunu ogrendik ordaki balıkçılardan,yunanistan göçmeni balıkçı bize ayak ustu bir suru bilgi verdi...İki derenin biri Goksu Deresi digeri Yesilçay.
Akşam otelde yemegimizi yedik ve sonrasında otelin arka bahcesinde ates esliginde son zamanların en guzel muzigini dinledik.Burak Ciftekavrulmus diye gencten biri ve flamenko ezgileriyle cok iyi muzik yapıyor,ayrıca dinleyenlerle surekli etkilesim halinde...Ayrıca oteldeki calısanlar da Burak'ın alt kadrosu gibi calısıyorlar:)
Agva bize keyifli bir Cumartesi yasatti...her telden caldik ve cok keyif aldık...