24 Kasım 2012 Cumartesi

Taiwan-Taipei

Bir iş seyahati vesilesiyle yolum Taiwan-Taipei'ye düştü.
Farklı bir kültürü görmek adına 3 günlük seyahat yeterli oldu. Ada ülkesi olması sebebiyle doğanın renkleri oldukça canlıydı,her ton yeşil vardı,ancak kentleşme o anlamda başarılı değildi. Binalar renksiz ve fazla griydi.O doğanın güzelliğine yakışmayan bir yapılaşma gördüm.

En önemli gezilecek yerleri;dünyanın 2 numaralı en yüksek binası olan Taipei 101,The Grand Hotel ve National Palace Museum,...
The Grand Hotel

Taipei 101

Kısıtlı zamanımız olduğu için Taipei 101'in içine girme şansımız olmadı ancak 508 m uzunluğunda olduğu için pek çok yerden görülebiliyor.Sisli havalardaki görüntüsü oldukça ilginç. Bina 101 katlı ve yılbaşı eğlencelerinde çok güzel havai fişek gösterileri oluyormuş.

National Palace Museum;oldukça güzel bir müze,hem içindeki eserler hem de teknolojik açıdan başarılı.Dikkatimi çeken noktalardan biri de Taipei için oldukça popüler bir yer olmasına rağmen gift shop lar oldukça kısıtlıydı.Bu da ticari kaygıdan ziyade müzeyi ön planda tuttukları hissi verdi bana.
The National Palace Museum


Taiwan'ın bir ilginç yanı da tuvaletlerinin bizim gibi alaturka olması;ancak yapı biraz farklı;
Sifon yerde,sağdaki gri mekanizmaya ayakla basınca sifon çalışıyor.


Taipei'in en çok takdir ettiğim yönlerinden biri ise katlı yolları oldu.3 katlı yolları var ve yol inşaatları devam ediyor.Yol yapımındaki bu ilerleme şehre uzun vadede çok değer katıyor,"büyümeye hazırım" mesajı veriyor.Bizim ülkemizin özellikle de İstanbul'un en büyük sorunu trafik,bu sorun çözülmeden başvurduğumuz o olimpiyatlar nasıl geçer bilmiyorum...

Taiwan mutfağı Çin mutfağı ile aynı,zaten Çin ile ne ayrılar ne birleşikler:onla da olmuyor onsuz da olmuyor durumu.
Bir gün öğle yemeğinde değişiklik olsun diye bizi Thai mutfağına götürdüler.Ana yemekler iyiydi de, o tatlı pek benim tarzım değildi.Yine biraz yedim ama içinde yok yok,mangodan ananasa bir sürü meyve dilimleri,biraz pirinç ile sulu sütle karıştırılıyor,kıvam mıvam yok:(
Yerel adı momentzatsa imiş,bir daha da yemem:)


Taiwan-Taipei 'den şimdilik bu kadar...

Ah benim Can oğlum...


**** Televizyonda at yarışı izlerken engelli parkurdan atlayan atları takdir edip " bence kupayı atlara vermeliler,jokeylere degil" deyince düşündüm de çocuk haklı:)

*** Bazı iddialı :) yemeklerin tamamını bitiremeyen Can kalan kısım çöpe atılmasın diye zorla bana yedirmeye çalışıyor.Ben de her seferinde yemeden bir şekilde kıvırıyordum,köpeğimiz Çıtır'a vereceğim,birazdan yiyeceğim deyip o görmeden ya çöpe atıyordum ya da gerçekten Çıtır'a veriyordum.
Geçen gün kalan ıspanağı Çıtır yemediği için çöpe atarken yakalandım ve üzülme israf olmuyor kediler çöpten yiyor dedim.
Bu açıklamama inandığını sanmıştım,meğersem beni zor durumda bırakmamak için bir şey dememiş.Çünkü başka bir iddialı yemek ( karnıbahar) artığını sonra yerim diye sakladığımı görünce yapıştırdı cümleyi " anne sakın beni yine kediler yer diye kandırma " :) Kim kime yedirmeye çalışıyor anlamadım:)
Ama en çok hoşuma giden israfın kötü bir şey olduğu mesajını Can'ın tam almış olması...

15 Ekim 2012 Pazartesi

Can'dan İnciler


*** Can'a bir arkadaşımızın oğlu olduğunu söyledik,ismi ne diye sordu.
Biz de Ozan dedik.Can'ın cevabı:
"Ozan büyük ismidir,bebeğe niye koymuşlar:) "

*** Birinci sınıfın başlamasıyla el yazısı çalışmaları da başlamış oldu. İlk ses "E" ve Can'ın el yazısı E'ye tepkisi şöyle :
"Anne,bugün E yi öğrendik ama bir garip yaptı öğretmen,3'ün tersini yaptı ve E dedi ??? "
Kafa karışmış:)

*** Can'ın palyaçoya bakış açısı:
"Anne ben palyaçoları sevmiyorum,çünkü komik olduklarını zannediyorlar ama hiç komik değiller"
Yapılır mı yavrum baba mesleğine bu acımasız eleştiri:) Nerde o eski palyaçolar:)
Bay Gülensincap,Zeytin,Pırasa,Çekirge,Tam Tam...










27 Ağustos 2012 Pazartesi

Quenn Elizabeth II - Diamond Jubilee


            İngiltere'deyken kraliyet ailesi ve kraliçe çok ilgimi çekti.Hala krallık kültürünün devam ediyor olması ve bu yüce saygı bende müthiş bir merak uyandırdı.Buckingham sarayına giderken kraliyet ailesi ile ilgili güzel yayınlar ve hediyelik eşyalar satan bir mağazaya girdim.
Kraliçenin tüm yaşamını bebekliğinden günümüze kadar anlatan aşağıdaki kitabı aldım.Albümü 2 saatte bitirdim,çok akıcı bir dille yazılmış ve fotoğraflı olduğu için kolay takip ediliyor.
Arşivim için güzel bir kayıt,isteyenlere okumaları için verebilirim

İngiltere Maceram-Temmuz 2012

Uzun zaman olmuştu öğrenci olmayalı,özgürce gezmeyeli,acele etmeden yaşamayalı...
Yoğun iş hayatımda 2 haftalık bir nefes gibi geldi Bournemouth'daki "Management & Business Skills" eğitimi bana.Hem dinlendirdi hem düşündürdü hem de keyifle gezmemi sağladı.

Aslında herşey Aykut Oğut'un "Evrenden Torpilim Var" kitabıyla başladı,kitabın felsefesi çok basit,"evrene sipariş ver,olsun".Ben de öyle yaptım ve oldu.

Çalışırken çok uzun izin alamam diye 2 haftalık sertifikalı eğitimleri araştırdım ve Bournemouth'daki "Management & Business Skills" eğitimine denk geldim.
Eğitimin içeriğindeki konular aslında benim hep bildiğim konulardı;ancak hem bir tazeleme olsun hem de farklı bir kültürde böyle bir eğitim alarak dilimi zenginleştirmek istedim.İyi de oldu,bol bol vaka çalışması yaptık,eğitimler yorucuydu ama eğlenceliydi.18-45 yaş arasında dünyanın dört bir tarafından öğrenciler vardı;İtalya,Moldova,Rusya,Arabistan,Tayland,Güney Kore,Ukrayna,...
BBSI Sınıf Arkadaşlarım
İlk hafta İtalyan bir grupla beraber gezdim,malum İtalyanlar da bizim gibi rahat bir millet olduğu için iyi anlaştık.Benim ilk haftamın sonunda onların eğitimleri bitmişti ve bir veda partisi yaptık Bournemouth sahilinde.Bournemouth İngiltere'nin Antalya'sı gibi bir yer,yazın nadide sıcak olan 3-4 haftasında yerli yabancı turistle dolup taşıyor.Okyanusta denize girmek hoş bir duygu,ama su oldukça soğuktu,bizim Ege gibi geldi bana.Neyse gelelim İtalyanlara...Veda partisi için akşam 6'da toplanalım dedik,8'de ancak toplanabildik,9 'da en geç mangal yanmış olsun dedik 10'u gecerek ancak yemek yiyebildik.Planlarda hep bir sapma var:) Çok tanıdık geldi bana:)))
Buarada aşağıdaki fotoğrafta sadece 6 tane Türk var,yabancı yerde insan kendi ülkesinin insanlarını konuşmadan anlayabiliyor,bakalım siz de anlayabilecek misiniz...
Cevabı merak edenler benle bağlantıya geçebilir...
İtalyanlara Veda Partisi
İlk haftanın sonunda önceden planladığım 2 günlük Londra gezisini yaptım ve Londra'nın merkezindeki turistik yerlerinin hemen hemen hepsini gezdim;London Eye,Big Ben,Trafalgar Meydanı,Covent Garden,Buckingham Sarayı,Hyde Park,Tower Bridge,Piccadily,...
London Eye'dan Big Ben Görüntüsü

  



Westminster Abbey


Londra müthiş organize bir şehir ve lokomotif endüstrilerinden biri dil eğitimi olsa gerek.O kadar çok farklı ülkeden insan vardı ki sokaklarda...Tam bir dünya şehri,bu sebeple bütün levhalar,işaretler,yönlendirmeler gayet net ve anlaşılır.Şehri gezmek için detaylı sokak haritalardan almak kafi.
2012 olimpiyatlarının yapıldığı sırada İngiltere'de olduğum için sokaklardaki olimpiyat eğlencelerine ve 1-2 müsabakaya denk geldim,birini London Eye'dan çektim,diğeri ise bisiklet turu;Buckingham Sarayı'nın yanındaki yola kurulduğu için izleyebildim,benim için çok anlamlı oldu,tarihe şahitlik ettiğimi hissettim.


Buarada olimpiyatlar sebebiyle Buckingham Sarayındaki nöbet değişim törenini göremedim,bir dahaki sefere inşallah ...

Bayrak gönderde,Kraliçe evde...



Kraliçenin 60.yılı olduğu için elmas yılı şerefine çok güzel bir biyografisini ve taç giyme töreninin CD'sini aldım.Özellikle kitap çok güzel,kraliçenin kendi elyazısıyla mektupları var,bebklikten günümüze kadar pekçok bilgi var.Buarada kraliçe çok iyi bir şekilde ata biniyormuş,gençliğinden kupaları bile var.Şaşırdım ama hayran kaldım bu özelliğine...

Buarada Hyde Park'ta çok ilginç bir ağaç gördüm ve çekmeden edemedim...İçine de girdim,doğal mağara...

İngiltere'nin en sıcak döneminde orda olduğum için şanslıydım,ancak ikinci hafta bana İngiltere'de olduğumu hatırlattı;bulutlar ve yağmur,hatta hırka ve yağmurluk,...

Yanında kaldığım kadın tipik bir İngiliz idi,aynı evde 4-5 öğrenci kaldık,güzel paylaşımlardı,hergün derste yaptığımız vakalardan örnekler veriyordum evdekilere,vakalar ilginç olduğu için akşam muhabbetleri de keyifliydi.Son hafta yolları iyice öğrendiğim için eve yürüyerek döndüm,1 saat yürüyordum ama bir yere yetişmek gibi bir telaşım olmadığı için benim için çok huzurluydu.Genel anlamda çok dinlendim,bazen kaçmak lazım.

Diane ve ev arkadaşlarım
Bu gezi sınırlarımı genişletti ve kısa sürede harekete geçip böyle bir şeyi yapabildiğime göre biraz daha uzun zamana yayarak çok şey yapabileceğime ikna etti beni.
Hedefim tüm dünyayı gezmek,yeni yerlerin planlarını yapmaya başladım bile:)

İnşallah bir gün dünyayı gezip,gezdikleri yerleri anlatan ve bundan ticari kazanç sağlayan bir duruma gelirim

Evrene gönderdik bakalım mesajı:)

5 Nisan 2012 Perşembe

Çin Gezisi

Selam dostlar,
Uzun zaman oldu yazamadim.
Şubat ayında Çin'e gittim ama yok taşınmaydı,internet bağlanmadı,şuydu buydu derken Çin anılarımı halen paylaşmadığımı hatırladım.
Çalıştığım şirketin önemli bir toplantısı için 5 gün kaldığım Çin'de enteresan izlenimlerim oldu.
4 gün Ningbo'da 1 günde Shanghai'daydık.
Shanghai Pudong Havaalanından Ningbo'daki otelimize gitmek için 3 vasıta değiştireceğimizi duyduğumuzda önce 5 valizlerimize ve sonra da kol kaslarımıza baktık ve tercihimiz araba kiralamaktan yana oldu.
Ancak arabayı şöforle kiralayalım ki bilmediğimiz bir ülkede zorlanmayalım dedik.
Sevgili şöforumuz ,abartmıyorum, bir tek kelime bile İngilizce bilmediği için daha para/fiş konularında birbirimizi anlamadık ve yeni araç talep ettik.
Güzel şık yerleri hariç İngilizce kullanım oranı çok düşük bir ülke Çin.Tren bileti satan gişedeki adamlardan İngilizce bilene denk gelirseniz şanslısınız!
Dünyanın en uzun deniz köprüsü üzerinden geçerek Shanghai-Ningbo yolculuğumuzu tamamladık,deniz üstünde yaklaşık 36 km uzunluğunda bir köprü,çok iyi bir mühendislik.
http://www.youtube.com/watch?v=3DJqVfsr_Zg
2.gün işlerimizi hallettikten sonra bizi bir tapınağa götürdüler.Açıkçası tapınakları ünlü olan bu ülkede bir tapınak bile görmeden dönsem çok üzülürdüm.
1000 yıllık Asoka tapınağı (Ayuwang) hem eski hem de restore edilmiş yeni haliyle oldukça ilginç bir yapıydı.
Kapı önünde Çinli dilenciler vardı ve oldukça güleryüzlü idiler,ellerinde birer kaseyle gelen herkesin omuzuna dokunup para istiyorlardı ama bunu yaparken müthiş sempatiktiler.
Çok ilginç geldi bana.
Burası tapınağın girişi;restore edilmiş yeni hali.Özellikle çatı bölümlerinde çok orjinal bir mimari yapısı var.


Tapınak içlerinde altın kaplama dev heykeller var ve oldukça sessiz bir ortam.

Aşağıdaki resimler ise tapınağın 1000 yıllık ilk haline ait,zaten resimlerden de göreceğiniz gibi o çatı "ben neler gördüm" der gibi

Tapınak ziyareti yaptığımız gün 14 Şubat idi.Sevgililer Günü'nü Çin'de iş arkadaşlarımla Çin yemeği yiyerek geçirdik.Kalan tüm günlerde de Çin yemeği yemeye devam ettik.Ben değişik kültürlerin yemeklerini merak ettiğim için hepsini denedim,sevdim mi,hayır:) ama hepsinden yedim.
Sadece yengeç normalde de yiyebileceğim bir ürün,onun haricinde kalan,salyangoz,ördek dili,deniz anası,ördek yumurtası,bambu,soslu ahtapot,... pek de tercih etmeyeceğim ürünler.

ördek dili (gırtlak)

bütün ahtapot,vantuzları üstünde:)

yengeç

ördek yumurtası
Çin mutfağında ekmek diye bir şey yok.Ben bir gün ekmek istedim de bulup getiremediler:)
Normal su yerine sıcak su tercih ediyorlar vücuttaki toksinleri attığı için.
Tuz yerine soya sosu kullanıyorlar,Çin restoranında tuz isteyince soya sosu getiriyorlar.
Çok farklı bir kültür,bu sebeple çok ilgimi çekti.
Herbir dakikasından keyif aldım.

Toplantılarımız da iyi gidince son gün uçağa kadar Shanghai'da vakit geçirdik.
Bund,Shanghai'ın oldukça modern görünümlü Avrupai bir caddesi.
Hemen nehir kenarında ve İstanbul'u bilen biri Bund, Shanghai'ın boğazı dedi.
İstanbul Boğazı kadar olmasa da güzel bir yer.



Shanghai'da sokaklarda özgürce dolaşmak ne mümkün.
Sürekli yanınıza bir komisyoncu yaklaşıp sizi ellerindeki kataloglardaki ürünleri satmak üzere ara sokaklarda mağazalara götürmeye çalışıyorlar.Hele bir kere de alışveriş yaptınız mı daha yaparsınız ümidiyle peşinizden ayrılmıyorlar.
Kullandıkları farklı farklı soslarından ötürü sokaklarında belli bölgelerde ağır bir koku var ama burun alışıyor bir süre sonra.


17 milyon kişinin yaşadığı Shanghai yüzölçümü olarak Istanbul kadar büyük bir yer ve hiç trafik sorunu yok.Özellikle kavşak noktalarndaki yollar 4-5 katlı ve diğer yerler de oldukça geniş.Şehrin bir ucundan diğer ucuna gitmek max 40-45dakika.Umarım yol konusunda Türkiye'de de daha yaratıcı çözümler bulunur.

Çin,mutlaka görülmesi gereken farklı bir yer.
Bir sonraki hedefim Pekin ve Çin Seddi.