11 Eylül 2011 Pazar

Sile/Agva-Agustos 2011

Sile/Agva diye kullanılan tamlamanın aslında arası 40km olan bir yer oldugunu bilmiyordum.Arabada giderken Sile 20 km, Agva 60 km tabelasını gordugumde aman Allah'ım,40 km daha mı gidecegiz dedim.Ben 2 yeri arasi 5 dk falan diye dusunuyordum:)

Cok ihtiyacım olan bir zamanda oraya gittigimiz icin 40km farka takılmadan yolun keyfini cıkarmaya calıstık.Bir yandan yeni aldıgımız navigasyonumuz (biz ona Navi diyoruz) bizi otele gotururken bir yandan da 2 arabanın yan yana zor gececegi darlıktaki yolda ilerleyip etrafımızdaki agacların golgesinin tadını cıkarttık.Tabi biz Sile-Agva arasının 40 km oldugunu bilmedigimiz icin azalan benzinimizin ay pardon mazotumuzun stresiyle bu yolda kalırsak ne yapacagız'ı da dusunmeye basladık:) ve aklımıza Navi'nin muhtesem ozelliklerinden biri geldi,kendisi en yakın benzin istasyonunu da gosteriyordu.Bu teknoloji muhtesem bir sey ya...Neyse Agva girisinde o daracık yolda benzin istasyonunun olması bizi cok rahatlattı.Eger oyle bir benzin istasyonu olmasaydı sanırım biz oraya bir benzin istasyonu acma yatırımına girebilirdik:)

Sevgili Navi bizi nokta atıs otelin onune kadar getirdi,Kurfal Otel. Musterileriyle birebir iletisimde sirin bir butik otel.Rezervasyonu yapmamıza yardımcı Cigdem Hnm da oldukça ilgili biriydi.Ogle saatlerinde orda oldugumuz icin nehir kenarındaki restaurantlardan birine gittik ve kendimizi ordaki huzura bıraktık.İste bu blog fikri de orda cıktı.İyi ki de cıktı...
Yazın 1 hafta kaldıgımız Adrasan'a gore biraz daha pahalı bir yer olsa da haftasonu icin gidilebilecek guzel bir yer Agva.
Ozellikle cocuklu bir aile olup, nehir kenarına gelip, nehir bisikletlerine bakıp bakıp binmemek olmaz.Biz de bu zevkten (!) mahrum kalmayıp atladık nehir bisikletimize,tabi ki sayın ben10 ve sayın bakugan ailesi de bizle birlikteydi,aaa 5-10 tane araba da vardi:) Hep beraber nehir de gezdikten sonra,şile bezinden yapılmıs kıyafetlerin oldugu magazları gezdik,ozellikle bir tanesinde son derece modern ve guzel kıyafetlerden aile boyu 1'er tane aldık.
Hava aksam uzeri 6 suları oldugu icin ve deniz de cok dalgalı oldugu icin,malum Karadeniz,denize girmek yerine deniz kenarındaki cay bahcelerinden birine oturduk,tam deniz fenerinin orda...Bizim boncuk yanda kumsalda oynarken biz de kendimiz de derinlere daldık,fazla yuzeyde yuzmustuk son zamanlarda,bu kadar yuzeyde gezerseniz denizin dibindeki guzellikleri kacırırsınız,deniz dibi yosun da tutabilir baskaları tarafından kesfediledebilir...derinlerdeki dalma deneyimimiz cocugun birinin "o benim oyuncagım" diye bizim boncugun oyuncagını almaya calısmasına kadar devam etti..
Deniz kenarında gezerken Agva'nın isminin zaten iki dere arası oldugunu ogrendik ordaki balıkçılardan,yunanistan göçmeni balıkçı bize ayak ustu bir suru bilgi verdi...İki derenin biri Goksu Deresi digeri Yesilçay.
Akşam otelde yemegimizi yedik ve sonrasında otelin arka bahcesinde ates esliginde son zamanların en guzel muzigini dinledik.Burak Ciftekavrulmus diye gencten biri ve flamenko ezgileriyle cok iyi muzik yapıyor,ayrıca dinleyenlerle surekli etkilesim halinde...Ayrıca oteldeki calısanlar da Burak'ın alt kadrosu gibi calısıyorlar:)
Agva bize keyifli bir Cumartesi yasatti...her telden caldik ve cok keyif aldık...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder